31 Ocak 2013 Perşembe

Ahmet Hamdi Tanpınar: Saatleri Ayarlama Enstitüsü



       Hayatınızdaki hiç kimseye inanamadığınızı düşünün. Ya da şöyle söyleyeyim; hayatınızdaki herkesin koca bir yalanın içinde yaşadığını ve sizin en küçük uyarınızda bile inkarların ayuka çıktığını… İşte böyle bir adamı ve hayatını okuyoruz bu kitapta. Birçok edebiyatçının, Türk Edebiyatının en iyilerinden biri olarak kabul ettiği Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü okurken eğlenmeniz-gülmeniz neredeyse garanti.
       Tanpınar hal yoktur, mazi ve onun emrindeki bir istikbal vardır, diyor. Belki de eskiyi tamamen geride bırakarak yeni ve modern bir düzene geçişimizi eleştirmek için yazmıştır bu güzel eseri. Ya da belki sadece adı olan bir şeyin varlığını anlatmak için. Çok dikkat ettim, masallar adla başlar. Ceketinize ya da boyun bağınıza eskiliği veya güzelliği yüzünden bir ad verin, derhal hüviyeti değişir, bir çeşit şahsiyet olur. (Dergeah Yay., 5.Baskı, Say.61) Ya da benim asla anlayamayacağım kadar derin manaları vardır. Şunu kavrayabiliyorum ki bu kitabı okumakla kendime çok şey kattım. Bağlaçların nasıl bağladığını gördüm mesela, kelimelerin nasıl yerleşebildiklerini, düşüncenin nasıl şekillendirilebileceğini…
       Hayri İrdal’ı belki seversiniz,  üzülürsünüz ve belki de acırsınız. Bu adamla birlikte saçma sapan bir yalanın nelere neden olabileceğini yeniden görebilirsiniz. Ama ‘Oh sen misin Hayri İrdal iyi oldu sana!’ derken de bulabilirsiniz kendiniziJ İşte öyle gerçek gibi…
       Şunu da paylaşmadan edemeyeceğim; … mazim bugünkü vaziyetimden bana bütün bir mesele gibi geliyor. Ne ondan kurtulabiliyorum, ne de tamamiyle onun emrinde olabiliyorum (Dergeah Yay., 5.Baskı, Say. 46) bu alıntı size de şunun hatırlatmıyor mu:
                                           Ne içindeyim zamanın
                                           Ne de büsbütün dışında.
          Babamın kitaplığından aldığım bu kitabı okurken zorlanmamın sebebi küçük puntolu ve bolt yazılmış olması sanırım. Birde basım hataları üzerlerine yenileri bantlanarak telafi edilmeye çalışılmış. Fakat daha önce de söylediğim gibi, babamın kitaplarını okumayı seviyorum.

         Yine severek ve büyük bir hevesle okudum Tanpınar’ın okumadığım son bir romanı kaldı: Aydaki Kadın. Onu da hemen okuyup burada bir şeyler paylaşmayı istiyorum…       
         Tanpınar’ın eşyaları kişileştirmesini seviyorum!
       
                                                          Ahh tabii bunu da unutamam:)
       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bana Yorum Bırakın!
Yazılarıma yorum bırakmanız beni gerçekten mutlu edecektir:)