22 Şubat 2013 Cuma

Virginia Woolf: Mrs. Dalloway


         Bu benim ilk Virginia Woolf (VW) okumam! Ocak ayında harika bir kitapçıdan, şubatta okurum, diye almıştım; tevafuk oldu severek takip ettiğim Gece Kütüphanesi şubat ayını VW ayı ilan etmiş. Ben de katılıverdim J
       Ne yazık ki ben kitabın tam hakkını veremediğimi düşünüyorum. Bu kitabı en fazla iki günde okumak gerektiği kanaatine vardım, siz benim gibi otobüste, kalabalıkta televizyonun olduğu bir odada okumayın… Hatta birkaç kişi kitabı bir günde okumayı tavsiye etmiş, çok daha verimli bir okuma olabilir öylesi.
      Mrs. Dalloway’in bir gününü anlattığını kitabın kapağından bile öğrenebiliyoruz. Böyle söylenince basit gibi gelebilecek olan bu kitabı okumak gerçekten zor. Bir günü anlatıyor ya hani, bir ömrü bir güne nasıl sığdırdığımızı anlatıyor ve benim aklıma şunu getiriyor;  ‘…hal yoktur, mazi ve onun emrindeki bir istikbal vardır.’( Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Dergah yay. 5.Basım 72.Sayfa). Bilinç akışı yöntemi neymiş bu kitapla öğrendim sanırım (en azından yöntemin adını), işte kitabı okumayı zorlaştıran da bu. Hem zor diyorum hem de bir iki günde okuyun diyorum evet, belki biraz tutarsız oluyor ama dedim ya verimli bir okuma için tavsiye ediyorum bunu.J
Bu resmi google da buldum!
       VW’un seveni çok, ama bir o kadar da sevmeyeni var. Bir kere okuyup, bir daha okumam diyeni de var; tüm külliyatını yalayıp yutanı da. Ben de acaba sevmeyenlerden mi olurum, diye çekinerek başladım; beklentimin düşük olması memnuniyetimi arttırdı sanırım. Kadını, kadının hayatını böyle güzel anlatması tekrar okumayı istememin en büyük nedeni. Bir de Deniz Feneri kitabı yirminci yüzyılın en iyi on kitabından biri seçilmiş, okumak için bir neden daha!..
       Yeni yazarlarla, güzel kitaplarla tekrar görüşmek üzere, sağlıcakla…

19 Şubat 2013 Salı

Benim Güzel Tanpınar Ayım


Ama Çok Zor
Bu Tanpınar'ın en sevdiğim resmi:)


       Ahmet Hamdi Tanpınar’ı ilk defa birkaç ay önce Huzur’la tanıdım. Öyle sevdim ki bir an önce diğer romanlarını da okumayı kararlaştırdım. Ocak 2013’ü seçmiştim Tanpınar ayı olarak. İyi ki de böyle bir şey yapmışım çünkü harika bir ay geçirdim. Şu an delicesine merak ediyorum Tanpınar’ın kendi hayatını.
       Hedeflediğim gibi tüm romanlarını bitirmek nasip olmadı, Aydaki Kadın kaldı. Ama bunun suçlusu ben değilim! Şubat tatili ocak ayına denk gelince bize yollar gözüktü… Şubat tatili niye ocakta oluyor ki :{ Evet görüldüğü gibi bahanem dünden hazır. Aydaki Kadın’ı okumaya korkuyorumL Tanpınar bu kitabın üçte ikisini kendisi yazmış, kalan kısmı ise sonradan tamamlanmış. Bu kitabı okumak sanki buzlu camdan güneşi izlemek gibi olacak bunu tüm ruhumla hissediyorum(!). Ancak şundan eminim ki Tanpınar’ı özleyeceğim ve buzlu cama bile razı olacağım; sadece biraz zaman gerekiyor… Gelecekle ilgili çok mu kesin konuşuyorum bilemedim; AHT sevgime verin bu coşkuyu lütfen!
       Benim Güzel Tanpınar Ayım işte böyle büyüüük bir hevesle başladı, hak etti de bu hevesi; ayrılık korkusuyla bitiverdi…
       Son olarak; Tanpınar’ı çok mu çok seviyorum! 

Ne de güzel gülmüş:))