20 Aralık 2012 Perşembe

İbn Hazm: Güvercin Gerdanlığı/Sevgiye ve Sevenlere Dair



      Efendim Ankaralılar benden daha iyi bilirler Sakarya Caddesinde Kurtuba adlı bir kitap kafe mevcut, gerçekten orada vakit geçirmekten çok çok memnun olduğum. Kurtuba nedir, neresidir bilmeden başladım Güvercin Gerdanlığı'na. Emeviler'in başkentliğini yapmış bir şehirmiş meğer, İspanya'da. 
       İbn Hazm Kurtuba'da doğmuş ve siyasi nedenlerle buradan sürülmüş, memleket özlemini bu kitabında çok güzel anlatan bir şairimiz. Hemende benimsedim, ama sevmekten bahsedeni sevmemek benim için mümkün değil! Zahiri Meshebi'nin ikinci en önemli savunucusu olarak bilinen İbn Hazm aşk-aşık-maşuk'u anlattığı bu kitabı nedeniyle zamanında çokça kınanmış. Ama kendisi kınanacığını bilmesine rağmen yazmış ve kitabını bilinen gerçekler üzerinde durarak, iki yüzlülük yapmadan yazdığını bir kaç defa belirtmiş.

12 Aralık 2012 Çarşamba

Barış Bıçakçı: Bizim Büyük Çaresizliğimiz

       


                                    ''Birine aşık olunca, ömrün boyunca onu aramışsın da sonunda
                                     bulmuşsun gibi geçmişini tekrar kurgularsın. Basit tesadüfler
                                     aşkın ilahi güçlerinin işaretler olur çıkar.''
       


       Bizim büyük çaresizliğimiz, ne zaman elime aldım da ne zaman bitirdim seni? Hep bir tedirginlikle okudum ''İşte şimdi olanlar olacak! Her şey berbat olacak!''.  Bambaşka bir dostluğu anlattın, bana imkansız gelecek kadar güzel bir dostluğu.
       Sevgili Çetin ve Ender lütfen pişirdiğiniz yemeklere beni de çağırın, iştahımı kabartıyorsunuz!

Charles Dickens: İki Şehrin Hikayesi



      Bu kitabı kapağını bile okumadan aldım, sadece bir klasik olduğu için. Hakkında hiçbir şey bilmeden okumaya başladım. Ve karar verdim; bundan sonra okuyacağım klasiklerde de aynı şeyi yapıcam. Sizde de aynı şey oluyor mu bilmiyorum, ama bir klasiği okumadan önce kendimi hep gizli gizli 'Neden klasik olmuş?' diye düşünürken buluyorum. Bu kitapta da aynı şey oldu, şimdi şunu ellerim havada kabul ediyorum; iyi ki de bu kitap bir klasik. Yoksa ben nereden bilecektim de okuyacaktım... Ben bir kitabı methedilmeden okuyamıyorum maalesef.

3 Aralık 2012 Pazartesi

Ahmet Hamdi Tanpınar: Huzur

   
       Korka korka başladığım bu kitabı öyle sevdim ki... Neresinden başlasam bilemiyorum. Yazarın dili çok güzel kullandığı zaten her okuyanı tarafından kabul ediliyor. Kelimelerle dans eden adam!

       Bir huzursuzluğun romanı olarak nitelenen bu kitabı okumadan önce okuyanlara danışmıştım ve hepsi de Mümtaz'la Nuran'ın aşklarının çok etkileyici ve güzel olduğunu söylemişti. Bense sadece Mümtaz'ın aşkını sevdim Nuran'ın değil. Aslında Mümtaz'ı sevdim desem daha doğru olacak. O kadar sevdim ki, kitabı okuduğum geceler rüyalarımda dertleştim. Mutluluktan korkan bu adamı sevmemem olanaksızdı. Yazgının kalıtsal olduğuna inanan; ana'nesinin kaderinin kendinde bir şekilde tekerrür ettiğini düşünen Nuran'ı sevmemek için o ne kadar nedenim varsa onun da o kadar bahanesi vardı.