‘Canım biraz erken gel, kayınbabam erken
gidelim diyor:) ‘
11.13 de almışım bu mesajı. 11.30 da alarmım çalıyor, fişek gibi fırlıyorum
yataktan. Bu nadiren yaptığım bir şeydir. Mesajı okur okumaz bir panik havasına
giriveriyorum. Kayınbabalardan korkarım. Annemin de teyzelerimin de bir
kayınbabası olmadı, halalarımdan sadece birinin vardı; zavallı adamcağız onu
görebildiğim 3 yılı yatalak geçirdikten sonra vefat etti. Anlayacağınız, kayınbabalara
nasıl davranılması gerektiği konusunda hiçbir fikrim yok! Her neyse daha ne
giyineceğime bile karar vermemişim! Bu her zaman yaptığım bir şeydir. Hemen karar
verip, ütüleri yapıyorum bir aceleyle. Babamdan rica ediyorum beni bırakması
için…
Apartmanda saate bir göz
atıyorum, 13.17. Nazlı çiçeğim çok şirin olmuş bugün. Gözleri bu kadar
kahverengi miydi? Annesine hep bu kadar çok mu benziyordu? Tamam tamam şaka
yaptım, saçmalamıycam. Hep birlikte arabalara doluşuyoruz ve nikâha 12 dakika
kala salondayız.
Ben 4 yıllık en iyi arkadaşıyım
onun, 9 yıllık başka bir en iyi arkadaşı daha var. İki tane ‘en iyi’in var
olması bazen hiç de saçma değil. Nikâh şahidi kim bilmiyorum ama bana sen ol
derse vereceğim cevap hazır: ‘Ama ben ağlarım!’ Zaten diğer ‘en iyi’ nikâh
şahidi dendiğini duyar duymaz ‘Valla ben şahit olacam da başkası varsa
bilmiyom!’ diye ilan ediyor hepimize. Koyun can derdinde… Sabır telakki
ediyorum kendime ve dudaklarım kulaklarıma doğru hareketleniyor.
7 dakika! Saat 2.47’de benim
nazlı çiçeğim artık evli! Bu anı ne kadar çok hayal ettik ne çok konuştuk,
hatırlıyordur değil mi? Ne fısıldamalar ne kıkırdamalar ne dumanlar! ‘Şöyle
gelin… Evet, şimdi ayağına basar gibi yapın… Şimdi de evlilik cüzdanınızı okur
gibi yapın…’ Ailelerle fotoğraf çekimleri, arkadaşlarla fotoğraf çekimleri ve
tebrikler! Sonra sarılıyoruz, gözlerimin içine bakıyor tam gözlerimin içine.
Başlıyorum! Uzun süredir ağlamadığım kadar ağlıyorum:( Gelinin annesi beni teselli
ediyor düşünün artık! Beni görünce O da ağlıyor. Her şeyi berbat ediyorum, orda
olmamalıyım. Kendime gelip susmayı becerdiğimde damat sırıtıyor karşımda. Damat,
3 yıldır varlığından haberdar olduğum, birkaç kez oturup muhabbet ettiğimiz
sevimli çocuk. Sinir etmesene beni! ‘Hayrını gör!’ ağzımdan çıkan ilk tebrik
cümlesi...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil